Mali Müşavirin Sahte Sigortalı Girişi Yapması - Elektronik Ortama Gerçek Olmayan Veri İletmek

ÖZET:
  • Somut olayda muhasebeci mali müşavirin, mükellef tarafından verilen mükellefe ait şifre kullanarak sisteme veri yüklediğinin kabulü halinde şifreyi hukuka aykırı bir şekilde elinde bulunduran kişi konumunda olmadığı, kurumun verdiği şifreyle sisteme hukuka uygun şekilde girerek, e-bildirge içeriğine doğru olmayan verileri yerleştirmesi sonucu kuruma elektronik ortamda gerçek olmayan bir veri iletmekten ibaret eyleminin sisteme veri yerleştirme suçunu da oluşturmayacağı; 
  • sanığın eyleminin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesinde de; resmi belgeyi düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yalan bildirimde bulunulmasında kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluluğu gerekli ise kişinin beyanına itibar edilemeyeceği, kişinin bu beyanını içeren belgenin de ispat aracı olarak kullanılamayacağından, aynı zamanda elektronik ortamdaki veri girişinin muhatabı bilgisayar sistemi olup, 5237 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesindeki tanıma uyan bir kamu görevlisi bulunmadığı gibi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarihli ve 2013/9-542 Esas, 2014/153 Karar sayılı kararına göre, bu beyan sonucunda düzenlenen, öz ve biçimsel unsurları tam olan bir resmi belge de bulunmadığından, sanığın eyleminin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu da oluşturmayacağından, 
  • somut olayda, sanığın, SGK’nın sanığa verdiği şifreyle sisteme hukuka uygun şekilde girerek, e-bildirge içeriğine doğru olmayan verileri yerleştirmesi sonucu kuruma elektronik ortamda gerçek olmayan bir veriyi ilettiğinin kabulü halinde bu eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanığın beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ

Esas : 2021/1236
Karar : 2023/6869
Tarih : 05.10.2023

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Beykoz 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 26.10.2015 tarihli ve 2013/336 Esas, 2015/799 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 207 nci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesi, 62 nci, 53 üncü ve 51 inci maddeleri uyarınca neticeten 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın ertelenmesine ve hak yoksunluklarına hükmedilmiş, sanığın ve müdafiinin kabul etmemesi nedeni ile 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 231 inci maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafii gerekçeli temyiz dilekçesinde; katılan şahitleri ... ve ...'nın, katılanın ait ... işyeri nolu iş yerinde çalışıp çalışmadıklarına dair dosyada, kendi beyanları hariç, hiç bir somut delil bulunmadığı, katılan tanıklarının, gerçek dışı beyanda bulunduğunu değerlendirdikleri, yaptıkları araştırmada SGK kayıtlarında da böyle bir bilgi veya belge bulunmadığı, katılan tanıkları ... ve ...’in katılanın ... nolu iş yerinde çalışıp çalışmadıklarının SGK'dan sorulmasını ve işe giriş ve çıkış bildirgelerinin celbi taleplerinin reddedildiği, yüklenen suç açısından sanığın kastı bulunmadığı, katılana ait olduğu iddia edilen kuaför dükkanının aslında tanık... ..., tanık... ve katılan tarafından adi ortaklık şeklinde işletildiği, çalışan sayısını fazla göstermek suretiyle bankalardan kredi çekmek maksadıyla söz konusu kişilerin bu üç ortak tarafından sigortalı yapıldığı hususunın tanık ifadeleri ile sabit olduğu, katılanın kendisine tahakkuk ettirilen 16.000,00 TL tutarındaki vergi ve prim borcundan kurtulmak maksadıyla müvekkile iftira etmiştir. Sigortalı yapılan şahıslara ait kimlik bilgilerinin, katılan tarafından müvekkile verildiği ve katılan tarafından veya... ... tarafından sigortalı yapıldığı tanıkların beyanlarıyla sabit olduğu, sanığın özel evrakta sahtecilik yapmadığı, katılandan aldığı talimat ve bilgiler ile hareket ettiği, sigortalı yapılan tanıklardan ... hariç diğer tüm tanıklar müvekkil sanığı tanımadıklarını beyan ettiği, sanığın da, tanık Oğuzhan hariç diğer tanık sigortalıları tanımadığı, sanığın, hiç tanımadığı şahısları kendi iradesiyle sigortalı yaptırması hayatın olağan akışına uymadığı, sanığın sahtecilik kastı bulunmadığı, zarar verme bilinciyle hareket etmediği, söz konusu sigortalı yapılan şahıslardan her hangi bir çıkar elde etmediği, iddianamede sigorta girişi atılı suça konu edilen kişlerden ..., ... ve ...'nun fiilen çalışıp çalışmadığının tespiti için şahit olarak dinlenmeleri gerekirken talepleri reddedilerek dinlenmediği, 13.04.2011 tarihli iş yeri açılış bildirgesini katılanın imzaladığı ve bu bildirgede en az 1 sigortalı gösterildiği, bu kişinin de o tarihte sigorta başlangıcı yapılan ... olduğu, bu nedenle Melahat’in dinlenmesinin yasal zorunluluk olduğu, iddianamedeki 8 kişiden hiç birinin ayrılış bildirgesinin, hizmet döküm cetvellerinin celbedilmediği ve ...’in giriş bildirgesinin de celbedilmediği, bu nedenle ...'ın sigortalı yapılıp yapılmadığının tespitinin dahi mümkün olmadığı, Katılanın bizzat imzaladığı internet kullanıcı kodu ve şifresi başvuru formu ve e-sigorta sözleşmesinin celbedilmediği, sunulan emsal boş form ve sözleşmenin de incelenmediği, bu sözleşmeye göre sanığın, katılanın aldığı şifre ile işlem yapması durumunda doğacak her türlü hukuki, mali ve cezai sorumluluğun katılana ait olacağının yazılı olduğu, Katılanın sigortalı çalıştırılan işçilerin prim borçlarını ödememesi üzerine tahakkuk ettirilen prim ve vergi borçlarından kurtulmak maksadıyla müvekkili gerçek dışı iddialarla şikayet ettiği, E-SGK kullanıcı kodu ve şifresini müvekkil ile paylaştığı, şahısların bazıları bizzat katılan tarafından, bazıları ise katılanın talimatı üzerine müvekkil tarafından sigortalı yapıldığı, delillerin toplanmadığı, tevsii tahkikat taleplerinin şablon gerekçelerle veya gerekçesiz olarak reddedildiği, 8 kişiye ait suça konu sigortalı işe giriş bildirgelerinin, işten çıkış bildirgelerinin ve aylık sigorta bildirgelerinin, internet üzerinden hangi bilgisayarlardan, kim tarafından gönderildiğinin tespiti için işlem yapılan bilgisayarların IP numaralarının SGK'dan istenmesi gerektiği, bunlar yapılmadığından sanık tarafından suçun işlendiğinin sabit olmadığı, bu araştırma talebinin de reddedildiği, katılana ait işyerinin vergi açılış/tescil ve terkin/kapanış tarihlerinin ve bu dönemleri kapsayan 3'er aylık muhtasar beyannamelerin vergi dairesinden celbi gerektiği, çünkü muhtasar beyannamelerde sigorta prim tutarlarının sigortalı işçi sayısına göre gösterildiği ve bu bilgileri kapsayan üç ayda bir düzenlenen muhtasar tahakkuk fişleri üç ayda bir katılana verildiği, kendisine tebliğ edilen sigorta prim tutarlarına itiraz etmeyen katılanın, sigortalı yapılan işçilerden bilgisinin olmadığını beyan ederek çelişkiye düştüğü, kötü niyetini gösterdiği,ama araştırma talebinin reddedildiği, iş yerinin vergi kapanışı ile birlikte sigorta kapanışının yapılması gerektiği, sigorta kapanış tarihinin dosyada olmadığı, buna göre çok sayıda aylık sigorta bildirgesinin dosyada olmadığı, sigortalı yapıldığı iddia edilen şahısların söz konusu iş yerinde fiili olarak çalışıp çalışmadıkları, aylık alıp almadıkları ve tahakkuk eden sigorta primlerinin gösterilip gösterilmediği hususlarının tespiti maksadıyla, diğer dönemlere ait aylık sigorta bildirgelerinin, katılanın ticari kayıt ve defterlerini incelenmesinin gerektiği, dava konusu hususların çözümü uzmanlığı, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği, E-SGK uygulamaları hususunda, resen veya talep üzerine bilirkişi görevlendirmesi ve ...... Muhasebeci Mali Müşavirler Odasından görüş alması gerektiği, sadece katılanın beyanlarına ve katılan tanığının beyanlarına itibar edildiği, katılan ...'ın iş yeri ortakları ..... ... ve... tanık olarak dinlendiği, diğer beş şahidin de belirli sürelerle katılana ait işyerinde çalıştıklarını beyan ettiği, katılanın iş yeri ortakları, bankalardan kredi çekmek maksadıyla çalışan sayısını fazla gösterdiklerini ve sigortalı yapılan şahısların kimlik bilgilerini sanığa katılanın kendisinin verdiklerini beyan ettiği, bu diğer 7 şahidin beyanları yok sayılarak sadece katılan ve katılan tanığının beyanına itibar edilmesinin hatalı olduğu, reddi hakim sebepleri bulunduğu, kovuşturma süresince hiç bir delil toplanmaması, bu yöndeki ısrarlı taleplerimizin gerekçesiz veya şablon gerekçelerle rededilmesi normal hukuk uygulamalarında karşılaşılabilecek bir aksaklık veya hatalı işlem vs. olmadığı, bu sebeple sanığın, Sayın Hâkimin tarafsızlığından şüpheye düştüğü, büyük bir güvensizlik ve endişe içinde olduğu,yüklenen fiilin, kanunda suç olarak tanımlanmadığı, sanığın ıslak ya da e imzaladığı hiçbir belge bulunmadığı, e-işe giriş bildirgelerinin, kimin tarafından hazırlanıp kullanıldığı sabit olmadığı, bu sebeple söz konusu e-işe giriş bildirgelerinin, belge niteliğinde olmadığı, dijital ortamda kimin tarafından oluşturulduğu sabit olmayan imzasız sahte e-işe giriş bildirgelerinin sistem üzerinden SGK’ya gönderilmesi durumunda, bunun suç olduğuna ilişkin hiçbir yasal düzenleme bulunmadığı, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığı ve resen gözetilecek nedenler” gerekçeleri ile bozulması gerektiğini savunmuştur.






III. OLAY VE OLGULAR

İddianamede özetle; “şikayetçinin 2012 yılında işlettiği... adresinde bulunan kuaför dükkanının muhasebe işlerini takip etmesi için şüpheliden mali müşavirlik hizmeti aldığı, şüphelinin işlerin takibi için şikayetçiden öğrendiği sgk şifresi ile şikayetçinin bilgisi ve rızası haricinde ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... isimli kişiler hakkında kuaför dükkanında çalışmadıkları halde sigortalı işe giriş bildirgesi düzenlediği” iddiası ile 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası sevki ile kamu davası açılmıştır.

Sanık özetle; mali müşavir olduğunu, katılanın şifresini bildiğini, katılanın talebi olmaksızın sigorta giriş belgesi düzenlemediğini, suçlamaları kabul etmediğini savunmuştur.

Katılan özetle; muhasebe kaytılarını tutan sanığa SGK’dan aldığı şifreyi verdiğini, kendi bilgisi dışında iddianamedeki kişilerin kendi işyerinde girişlerinin gösterildiğini, bu nedenle SGK’nın ve Vergi Dairesi’nin kendisine borç tahakkuku yaptığını ileri sürmüştür.

Katılan vekili 18.04.2013 tarihli beyan dilekçesinde; katılanın iddianamedeki işyerinde 10.03.2011 tarihinde başladığını, 16.11.2011’de faaliyetini sona erdirdiğini, yaklaşık 8 ay faaliyette bulunduğunu, bu süreçte muhasebe işlerini takip etmesi için sanıktan ve ...’ndan mali müşavirlik hizmeti aldığını, ama, soyadı ...” olan kişilerin mali müşavir ... ile aynı soyadını taşıdığı, mali müşavirin akrabalarını ve tanıdıklarını katılanının bilgisi dışında sigortalı gösterdiğini, katılanın ..., ..., ... ... ve ... aldı kişileri de hiç tanımadığını, bu kişilerin hiç birinin katılanın işyerinde çalışmadığını, katılanın SGK e şifresini mali müşavirlerinin bildiğini, sanığın ve ...’nun cezalandırılmasını belirtmiştir.

İddianamede, haklarında sahte işe giriş bildirgesi düzenlendiği belirtilen 7 kişinin dosyadaki işe giriş bildirgelerine göre, ıslak imza bulunmadığı, bilgisayar ortamı çıktısı şeklinde olduğu, iddianamede hakkında sahte giriş bildirgesi düzenlendiği belirtilen kişilerden ...’ın giriş bildirgesinin dosya kapsamında bulunmadığı görülmektedir.

Dosya kapsamında, örnek mahiyetinde sunulu boş (doldurulmamış) SGK e-sigorta sözleşmesi, örnek mahiyetinde sunulu boş (doldurulmamış) SGK e -sigorta hizmetleri internet kullanıcı kodu ve şifresi başvuru formu ve kullanıcı kodu ve şifresi teslim tutanağı katılan vekilinin bir dilekçesi ekindeki, katılanın SGK’na, Vergi Dairesine verdiği dilekçeler, sanığın kartvizit fotokopisi, katılana gelen vergi ceza ihbarnameleri, katılanın iddianamede belirtilen işyerine ilişkin bazı dönemlere ait SGK dönem bordrosu detay bilgileri ve sair belgelerin bulunduğu görülmektedir.






Mahkemece iddianamede hakkında sahte giriş bildirgesi düzenlendiği belirtilen kişlerden ..., ... ve ... haricindeki kişilerin ve ayrıca tanıklar ..., ...... ve ...ın dinlendiği, ...’nın soruşturması aşamasında da dinlenmediği görülmüştür.

Sanık müdafiinin, bir kısım tevsii tahkikat taleplerinin reddedilmesi üzerine reddi Hâkim yaptığı, bu talebinin ... 10. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiği, bu redde sanık müdafiinin yaptığı itirazın ise ... 11. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiği görülmüştür.

Mahkemece, “Tüm dosya içeriği, katılanın aşamalardaki samimi anlatımı, katılan beyanını doğrulayan tanık ...'un ifadesi, ...'nın soruşturma aşamasındaki ifadesi, diğer tanıkların, sanığı korumaya dönük ve kendilerini sigortalı göstermiş olması sebebiyle, hayatın olağan akışına aykırı düşecek şekildeki anlatımları birlikte değerlendirildiğinde; tanık ... dışındaki tanıkların beyanlarına ve sanığın inkara yönelik savunmasına itibar edil..., müştekinin işlettiği kuaförün küçük bir dükkan olduğu, iddianamede isimleri zikredine ve tanık olarak dinlenen 8 kişinin gerçekte katılanın yanında çalışmadıkları, katılanın şifresini muhasebeciliğini yapan sanığın bildiğini, bu durumu kendisinin de ikrar ettiği, sigortalı gösterilen kişilerin daha çok sanık ile yakınlıklarının bulunduğu, örneğin Oğuzhan'ın, tanık ...'in beyanına göre sanığın yanında çalıştığı, sanığın iddianamede isimleri zikredilen 8 kişiyi müştekinin yanında çalışıyormuş gibi sanal ortamda işe giriş bildirgesi düzenleyerek SSK'ya bildirdiği, tüm kişileri katılanın yanında çalışıyor gösterdiği, sanığın aynı suçu işlemek kararıyla birden çok özel belge düzenlediği, böylece üzerine atılı suçu işlediği kanısına varıldığı” gerekçesi ile sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Resmi belgenin kamu görevlisi tarafından görevi gereği, kanunun belirlediği şekil şartlarına uygun olarak düzenlediği belgeler olduğu, somut olayda “işe giriş bildirgesini” düzenleyen, mali müşavirin eyleminin 3568 sayılı ... Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 2 nci maddesinin (A) fıkrasında belirtilen "muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusu" kapsamındaki işlerden olmaması, aynı Kanun'un 47 nci maddesinde sözü edilen meslek mensuplarının görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan da sayılmaması, “işe giriş bildirgesinin” resmi belge sayıldığına dair yasal bir düzenlemenin de bulunmaması hususları dikkate alındığında bu tür veri girişlerinin ceza hukuku anlamında resmi belge olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki, 5510 sayılı Kanun'un 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen resmi belgenin oluşması için failin sisteme veri yüklemesi yeterli olmayıp ayrıca işe giriş bildirgesinin elektronik olarak sunulduğu Sosyal Güvenlik Kurumunca da sistem üzerinden tali bir kısım işlemlerin yapılması gerektiği, bu bağlamda, suça konu e-bildirgelerin, resmi belge olduğuna dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmaması ve gerçeğe aykırı e-bildirgeleri verme eyleminde sisteme girilen verilerin resmi belgede sahtecilik suçunun maddi konusuna ve sanık tarafından gerçekleştirilen eylemin suçun tipiklik ilkesine uymadığından resmi belgede sahtecilik suçuna da vücut vermeyeceği; fikri sahteciliğin cezalandırıldığına dair düzenleme bulunması ve elektronik ortamda verilen işe giriş bildirgesinin sahtecilik suçunun maddi konusunu oluşturan belge niteliğini haiz olmadığından; özel belgede sahtecilik suçunun da oluşmayacağı; sisteme veri yerleştirme suçu açısından yapılan değerlendirmede ise; hukuka aykırı olarak girilen sisteme, veri sağlayıcısı tarafından izin verilmeyen şekilde veri girişi yapmak ya da veri taşıma araçları ile yükleme yapmak gerektiği; somut olayda muhasebeci mali müşavirin, mükellef tarafından verilen mükellefe ait şifre kullanarak sisteme veri yüklediğinin kabulü halinde şifreyi hukuka aykırı bir şekilde elinde bulunduran kişi konumunda olmadığı, kurumun verdiği şifreyle sisteme hukuka uygun şekilde girerek, e-bildirge içeriğine doğru olmayan verileri yerleştirmesi sonucu kuruma elektronik ortamda gerçek olmayan bir veri iletmekten ibaret eyleminin sisteme veri yerleştirme suçunu da oluşturmayacağı; sanığın eyleminin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesinde de; resmi belgeyi düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yalan bildirimde bulunulmasında kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluluğu gerekli ise kişinin beyanına itibar edilemeyeceği, kişinin bu beyanını içeren belgenin de ispat aracı olarak kullanılamayacağından, aynı zamanda elektronik ortamdaki veri girişinin muhatabı bilgisayar sistemi olup, 5237 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesindeki tanıma uyan bir kamu görevlisi bulunmadığı gibi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarihli ve 2013/9-542 Esas, 2014/153 Karar sayılı kararına göre, bu beyan sonucunda düzenlenen, öz ve biçimsel unsurları tam olan bir resmi belge de bulunmadığından, sanığın eyleminin resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu da oluşturmayacağından, somut olayda, sanığın, SGK’nın sanığa verdiği şifreyle sisteme hukuka uygun şekilde girerek, e-bildirge içeriğine doğru olmayan verileri yerleştirmesi sonucu kuruma elektronik ortamda gerçek olmayan bir veriyi ilettiğinin kabulü halinde bu eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanığın beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Beykoz 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 26.10.2015 tarihli ve 2013/336 Esas, 2015/799 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.2023 tarihinde karar verildi.