Sendikal Tazminat Talebi Belirsiz Alacak Davası Olarak Açılabilir

ÖZET:
  • Çalışma süresine ve ücreti ile eklerine dair yasal yükümlülüğe rağmen işverence belge verilmemiş bir işçinin, işverende mevcut işyeri şahsi sicil dosyasına ulaşmadan ve işverence bilgi ve belge sunulmadan önce henüz dava açma aşamasında bu tür tazminatların tamamını ve tam olarak hesaplamasını beklemek ve bunu bir dava şartı olarak kabul etmek, hak arama özgürlüğünü zedeleyeceğinden somut uyuşmazlıkta davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 107 maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.


İSTANBUL BAM
27. HUKUK DAİRESİ

Esas : 2020/1500
Karar : 2022/1857
Tarih : 13.10.2022


A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; Müvekkilinin davalıya ait işyerinde 2010-11.07.2018 tarihleri arasında çalıştığını, T. Çimse-İş Sendikasına 05.07.2018 tarihinde üye olduğu, davalı şirket yetkilileri tarafından sendika üyeliğinden istifa etmeleri yönünde baskı yapıldığında, istifa etmemesi üzerine iş sözleşmesinin bildirimsiz olarak 11.07.2018 tarihinde işverence sendika üyeliği ve sendikal faaliyetler sebebiyle fesih edildiği, T. Çimse-İş Sendikası tarafından işyeri düzeyinde çoğunluk sağlandığı , ÇSGB yetki tespiti için başvuru yapıldığı ve Toplu İş Sözleşmesi süreci başlatıldığını beyanla, en az bir yıllık brüt ücret tutarında sendikal tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili; davacı iş sözleşmesinin 11.07.2018 tarihinde İKALE Sözleşmesi ile sonlandırıldığı, Çimse-İş Sendikasının davalı şirkette yetki olduğuna dair yetki yazısını tebellüğ ettiği tarihe kadar hangi çalışanın hangi sendikayla görüştüğü, hangi tarihte üyelik başvurusunda bulunduğuna ya da üye olduğuna dair bilgilerinin olmadığı, AÇSH Bakanlığının “Yetki Tespiti” konulu yazısının 19.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve yetki tespiti itirazında bulunulmadığı, T. Çimse-İş Sendikasının 28.08.2018 tarihinde tebellüğ edilen yazısıyla Toplu İş Sözleşmesi görüşme sürecinin başlatıldığı, 2018 yılının ortalarında baş gösteren ekonomik daralmanın sebebiyet verdiği olumsuzluğun işyerini ciddi olarak etkilediği, Anayasa ile teminat altına alınan sendikal haklarını kullanan çalışanların sendika üyeliklerini engellemeye çalışmak gibi bir uğraşları olmadığını beyanla, davanın reddini savunmuştur.


C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Ç) İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararında itirazlarının değerlendirilmediğini ve kanunun aradığı şekilde gerekçe oluşturulmadığını, böylece hem hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş, hem de Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir hüküm kurulduğunu, sağlık sorunları nedeni ile iş sözleşmesinin sonlandırıldığı şeklindeki beyanlarının irdelenmediğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacıya hak etmiş olduğu tüm alacakların ödendiğini, davacı yanın iş akdinin feshi ile sendika üyeliği arasında hiç bir bağ söz konu olmadığını, müvekkili davalı şirket ile aralarında dava(husumet) bulunan davacı yan tanıklarına itibar edilerek hüküm kurulduğunu, müvekkili şirketin Türkiye'de yaşanan ekonomik krizden etkilendiğini, 2018 yılı ilk yarısında çalışan sayısı 120'yi aşan müvekkili şirketin bugünkü çalışan sayısının 51 kişi olduğunu, geçici tedbirlerin çare olmaması üzerine yakın zaman olan 21.02.2020 - 09.03.2020 tarihleri itibariyle ve 30.03.2020 - 06.04.2020 tarihleri arasında işyeri üretiminin durdurulduğunu, işten çıkarılan işçilerin yerine yeni işçi de alınmadığını, dolayısıyla dosya arasına alınan bilirkişi raporunda beyan edilen işten çıkarılma olayları ile sendika üyelikleri arasında hiç bir organik bağ söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

D) Gerekçe:

İleri sürülen istinaf nedenlerine, yapılan inceleme ve dosya kapsamına göre uyuşmazlık; davacının sendikal tazminat hakkı bulunup bulunmadığı konularındadır.

Çalışma süresine ve ücreti ile eklerine dair yasal yükümlülüğe rağmen işverence belge verilmemiş bir işçinin, işverende mevcut işyeri şahsi sicil dosyasına ulaşmadan ve işverence bilgi ve belge sunulmadan önce henüz dava açma aşamasında bu tür tazminatların tamamını ve tam olarak hesaplamasını beklemek ve bunu bir dava şartı olarak kabul etmek, hak arama özgürlüğünü zedeleyeceğinden somut uyuşmazlıkta davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 107 maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiğine yönelik davalı istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.


İşçinin çoğu kez iş sözleşmesi feshedilen işçiler dışında tanık bulması mümkün olmaz. İşten çıkarılan ve yasal hakları ödenmemiş işçilerin ise dava açmaktan başka çaresi yoktur.Aynı işverene karşı davalarının olmasının başlı başına tanıklığı geçersiz kılmayacağı gibi bunun tanık anlatımlarını değerden düşürücü bir sebepte sayılamayacağı, 6100 sayılı HMK 'nun 255. maddesi uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olduklarının kabulü gerekeceği (HGK 2010/2-751 Es., 2012/2-387 Es, 2014/22-588 Es.),somut olayda davalı şirkete karşı davası olduğu beyan edilen davacı tanıkları A…. K…. ve S…. Ü…. hakkında gerçek dışı beyanda bulundukları yönünde ciddi ve inandırıcı deliller ileriye sürülüp ispatlanmamış olmakla, işbu davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceği yönündeki davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.

Sendikal tazminat 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 25'inci maddesinde düzenlenmiş, işçilerin işe alınmalarının, belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri veya belli bir sendikadaki üyeliği korumaları veya üyelikten istifa etmeleri şartına bağlı tutulamayacağı ilk fıkrada hükme bağlanmıştır. Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasında ise, işverenin, sendika üyesi olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamayacağı kuralı getirilmiştir. İşverenin, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 25'inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca iş sözleşmesini sendikal nedenlerle feshetmesi halinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 18, 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez. Sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, iş yerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, iş yerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği, iş yerinde önceki dönemlerde toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanıp bağıtlanmadığı, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı gibi hususlarla, işverence ekonomik veya teknolojik nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi durumunda teknik yönden bu durumun araştırılması gibi ölçütler belirlenmiştir.Mahkemece feshin yapıldığı dönemde sendikaya üye olmayıp, iş sözleşmesi feshedilen işçilerin bulunup bulunmadığı, sendikaya üye olan ve davalı iş yerinde çalışan toplam işçi sayısı ve üyelik tarihleri, sendika üyeliğinden istifa etmesine karşın iş akdi sonlandırılan işçilerin olup olmadığı, sendikalı olup iş sözleşmeleri feshedilen işçilerin yerlerine yeni işçi alınıp alınmadığı, alınmış ise alınan işçilerin sendika üyesi olup olmadıkları araştırılmadır.


Davalı işverenliğe ait işyerinde 14/09/2010 tarihinde çalışmaya başlayan ve 05/07/2018 tarihinde dava dışı Çimse-İş Sendikasına üye olan davacının iş akdi davalı işverenlikçe 11/07/2018 tarihli yazılı fesih bildirimi ile sonlandırıldığını, mevcut olan iş ilişkisinin ne şekilde çekilmez hale geldiğinin mevcut delil durumu ile davalı işverenlikçe ispatlanamaması ve dinlenen davalı tanığının beyanında da davalı işverenliğin davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğini ispata yeterlilikte olmadığından davacının sağlık sorunları sebebiyle iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğine yönelik davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.

Yine davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğini isbat yükü kendisinde olan davalı işverenin geçerli nedenlerle fesih işlemi gerçekleştirdiğini ispatlayamamış olması, davalı işyerinde dava dışı Çimse-İş Sendikasınca 2018 yılı temmuz ayında sendikal örgütlenmenin başlamasından sonra davacının bu sendikaya 05/07/2018 tarihinde üye olduğu,akabinde 6 gün sonra davacının iş akdinin davalı işverenlikçe feshedildiği,davacının iş akdinin fesih tarihi itibariyle davalı işverenlikte çalışan işçi sayısının 115 olduğunun ve 59 işçinin sendikalı olduğunun, sendikaya üye olup da çekilen işçi sayısının 53 olduğunun ve yazı tarihi itibariyle çalışan sendika üyesi işçi sayısının 8 olduğunu ve Bakanlık tarafından TİS yapma yetkisinin olduğuna ilişkin tespit yapıldığı ancak işverenin Toplu görüşme müzakereleri için yapılan çağrıya olumlu yanıt vermediğini dava dışı Çimse-İş Sendikasının 05/12/2018 tarihli cevabi yazısında belirtildiği,yine dava Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğünün 08/08/2018 tarihli yazısında çoğunluğu sağlaması sebebiyle dava dışı bu sendikanın TİS yetkisini aldığının gerek dava dışı bu sendikaya gerekse davalı işverenliğe bildirildiği,İlk Derece Mahkemesinin seri nitelikteki dava dosyalarından olan 2018/435 esas no ve 2018/436 esas no sayılı dava dosyalarından aldırılan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere sendikal örgütlenmenin başladığı 2018 yılı temmuz ayında işten çıkartılan 90 işçiden 38 işçinin yani % 42 'sinin dava dışı sendika üyesi olduğun,sendikadan 30 işçinin istifa ettiği bunlardan 26'sının çalışmaya devam ettiği ve halen 8 sendikalı işçinin mevcut olduğuna ilişkin değerlendirmeler karşısında dava dışı Çimse İş Sendikasının davalı işverenlikçe sendikal örgütlenme başlatması sonrası kısa dönem içinde bu sendikaya üye olan işçilerin salt üye olmaları nedeniyle üyeliklerinin işverence tespit edilmesinden sonra davacı dahil birçok işçinin sendika üyeliği nedeniyle işten çıkarıldığı,sendikadan istifa edip çalışmasına devam eden işçilerin mevcut olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla iş akdinin sendikal nedenle feshedildiği hususunda ispat yükü kendisinde olan davacı işçinin bu ispat yükünü yerinde getirdiğinden ilk derece mahkemesince sendikal tazminatın hüküm altına alınmasına ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davalının bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.


İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297 maddesine yeter derecede gerekçe içerdiğinden davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlali söz konusu olmadığından davalının bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.

Buna göre; tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları belgeler, dosya kapsamı, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçeler dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,

2-Alınması gerekli 2.041,10 TL istinaf karar harcından peşin alınan 510,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.530,82 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,

3-Kararın taraflara tebliği ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılması bakımından dosyanın Mahkemesine gönderilmesine dair, kesin olmak üzere 13.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.