İtirazın Kaldırılması ile Tahliye Davasının Ayrı Ayrı Açılmasının Şartları

ÖZET: Alacaklı kiraya veren, borçlunun itirazı üzerine icra mahkemesinden "tahliye" istemeden, yalnızca "itirazın kaldırılmasını" isteyebilir. Yani itirazın kaldırılması davası ile tahliye davasının ayrı ayrı açılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. İcra mahkemesinin itirazın kaldırılmasına ilişkin kararından sonra alacaklı kiraya veren buna dayanarak kararın kesinleşmesinden itibaren icra mahkemesinden borçlu kiracı hakkında tahliye davası açabilir. Ancak bu gibi hallerde tahliye davasının hangi tarihten başlayarak ne kadar sürede açılması gerektiği hususu önem kazanmaktadır. Şayet itirazın kaldırılması davası devam etmekte ise tahliye davası yargılama devam ettiği sürece her zaman açılabilir. Eğer itirazın kaldırılması kararı kesinleşmiş ise bu takdirde tahliye davası itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde açılmalıdır. Ancak itirazın kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararı kesinleşmeden tahliyeye karar verilemez.


İZMİR BAM 12. HUKUK DAİRESİ

Esas : 2018/367
Karar : 2018/1554
Tarih : 10.10.2018

Anayasanın 36.maddesinde; " herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme görev ve yetki içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz " düzenlemesinin bulunduğu;

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6.maddesinde ise; " her şahıs gerek medeni hak ve vecibeleri ile ilgili nizalar, gerek ceza-i sahada kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içerisinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkına haizdir " düzenlemesinin bulunduğu, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı hem ceza yargılaması, hem de medeni hak ve yükümlülükleri karara bağlayan yargılamalar için geçerli bir haktır. Bu nedenle davanın tarafının delil sunmak veya bazı belgeleri istemek gibi kendi insiyatifine bırakılan konularda dahi milli mahkemeler gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için taraf devletlerin madde 6/1 deki hakları güvence altına alma pozitif yükümlülüğü altındadır.

Sözleşmenin 6.maddesinin 2 ve 3.fıkralarının içerdiği güvenceler her ne kadar ceza yargılamasında suç isnad edilmiş kişiye tanınmış olan haklar ise de; gereğinde özel hukuk davaları alanında da uygulanabilmektedir.

6100 sayılı HMK'nun 4.kısmı ispat ve deliller olarak düzenlenmiş olup, deliller de ikrar (madde 188), belge ve senet (madde 199 ve devamı), yemin (madde 225 ve devamı), tanık (madde 240 ve devamı), bilirkişi incelemesi (madde 266 ve devamı), keşif (madde 288 ve devamı), uzman görüşü (madde 293 ve devamı) olarak belirtilmiş olup, yargılama sırasında HMK da delil olarak düzenlenmiş olan belge ve bilgilerin mahkeme tarafından gerek re'sen, gerekse istem üzerine ileri sürülmüş olan delillerin toplanmaması veya ileri sürülen delillerin eksik toplanarak karar verilmesinin adil yargılanma hakkının ihlalini oluşturacak olup, HMK 353/1-a-6 madde de mahkemece tarafların davanın esası ile ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirisi toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması maddesinin Anayasa 36.maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6.maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu maddedeki hiçbiri ifadesinin hükmün esasına etki edecek esaslı delillerin toplanmadan karar verilmesi şeklinde anlaşılmasını gerektirmektedir.


Davacı kiralayan vekili tarafından davalı kiracılar hakkında 31/01/2015 başlangıç tarihli, yazılı kira sözleşmesine istinaden 10/02/2016 faiz başlangıç tarihli ve yıllık peşin ödenmesi gereken kira bedelinin tahsili amacıyla Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2017/727 sayılı dosyası üzerinden haciz ve tahliye istemli takip başlatıldığı, davalılardan S…. C…'na örnek 13 nolu ihtarlı ödeme emrinin 24/01/2017 tarihinde, diğer davalıya ise 16/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı Selen tarafından takibe yasal süresinde itiraz edilmediğinden hakkındaki takibin kesinleştiği, diğer davalı Işıl yönünden ise vekili aracılığıyla 23/01/2017 tarihinde yasal 7 günlük süresi içinde borcun tamamına itiraz edildiğinden takibin durdurulduğu, davanın 18/07/2017 tarihinde her iki davalının tahliyesi istemiyle açıldığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde dava konusu taşınmazın Bodrum İcra Hukuk Mahkemesi'nin 26/10/2017 gün, 2017/601 Esas,2017/618 Karar sayılı kararı ile tahliyesine karar verildiğinden bahisle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.

Alacaklı kiraya veren, borçlunun itirazı üzerine icra mahkemesinden "tahliye" istemeden, yalnızca "itirazın kaldırılmasını" isteyebilir. Yani itirazın kaldırılması davası ile tahliye davasının ayrı ayrı açılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. İcra mahkemesinin itirazın kaldırılmasına ilişkin kararından sonra alacaklı kiraya veren buna dayanarak kararın kesinleşmesinden itibaren icra mahkemesinden borçlu kiracı hakkında tahliye davası açabilir. Ancak bu gibi hallerde tahliye davasının hangi tarihten başlayarak ne kadar sürede açılması gerektiği hususu önem kazanmaktadır. Şayet itirazın kaldırılması davası devam etmekte ise tahliye davası yargılama devam ettiği sürece her zaman açılabilir. Eğer itirazın kaldırılması kararı kesinleşmiş ise bu takdirde tahliye davası itirazın kaldırılması kararının kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde açılmalıdır. Ancak itirazın kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararı kesinleşmeden tahliyeye karar verilemez.


Somut olayda takibe yasal süresinde vekili aracılığıyla itiraz eden davalı kiracı Işıl Başaran yönünden Bodrum İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/601 Esas sayısında itirazın kaldırılması davası açıldığı, mahkemece davanın kabulü ile itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verildiği, sözkonusu kararın yasal süresinde istinaf edildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Daire'sinin 13/06/2018 gün, 2018/61 Esas, 2018/1255 Karar sayılı kararı ile HMK. 353/1-a (6) maddesi uyarınca kararın yeniden yargılama yapılmak üzere kaldırıldığı anlaşılmıştır.

İlk derece mahkemesince öncelikle itiraz eden davalı Işıl yönünden ayrı açtığı itirazın kaldırılması davasının sonucunun beklenmesi, oluşacak sonuca göre tahliye isteminin esası yönünden karar verilmesi gerekirken konusu kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Kabule göre de takibe itiraz etmeyen diğer davalı kiracı S…. C…. yönünden taşınmazı usulüne uygun tahliye ettiği ve anahtarı teslim ettiğine dair yazılı belge sunmamış oluşu ve adı geçenin Bodrum İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/601 E. sırasında açılan itirazın kaldırılması davasında taraf olmaması nedeniyle tahliye isteminin bu davalı için de konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsiz görülmüş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun haklı ve yerinde olduğu anlaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığı görülmekle HMK. 353/1-a(6) maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 353/1-a(6) maddesi uyarınca KABULÜ ile Bodrum İcra Hukuk Mahkemesi'nin 27/11/2017 gün 2017/602 E, 2017/768 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,

Dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iadesine,

Peşin alınan istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 4,50-TL harcın istinaf edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına,

İstinaf kanun yolu giderinin ilk derece mahkemesince yeniden kurulacak esasa ilişkin hükümde gözetilmesine,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10.10.2018